YEŞİM BÜBER
- Post n°2
Geri: YEŞİM BÜBER
Yeşim Büber, 1977 yilinda Aydin`da dogdu. Diyalog ve oyunculuk egitimi aldiktan sonra `Nasil Evde Kaldim`, `Kirik Ayna`, `Serseri Asiklar` gibi televizyon dizilerinde rol aldi. Belli bir donem baska isler de yapti. Televizyon icin, bir bilisim bir de sinema programi hazirlayan Büber, bu programlarin yapim asamasinda da calisti. Genc oyuncu, 2003 yilinda ilk sinema filmi olan `İnsaat`ta rol aldi ve Nazife adli genc bir kizi canlandirdi. Yeşim Büber ‘Üc Kisilik Ask’ adli televizyon filminde Doktor Ruya karakteriyle karsimiza cikti.
Oynadigi filmler
Kaybolan Yıllar (2006) ~ Ezel
Dolunay (2005) ~ Şukriye
Yolda (2005) ~ Hale
Arapsaci (2004)
Üc Kisilik Ask (2004) ~ Doktor Ruya
İnsaat (2003) ~ Nazife
Çaylak (2003) ~ Canan
Gelin (2003) ~ Zeynep
Serseri Asiklar (2003) ~ Deniz
Bulutbey (2002) ~ Arzu
Kirik Ayna (2002) ~ Mercan
Benim İcin Aglama (2001) ~ Gulse
Nasil Evde Kaldim (2000)
Dedelerimi Evlendirirken (2000)
Aynali Tahir (1998) ~ Sedef
Oynadigi filmler
Kaybolan Yıllar (2006) ~ Ezel
Dolunay (2005) ~ Şukriye
Yolda (2005) ~ Hale
Arapsaci (2004)
Üc Kisilik Ask (2004) ~ Doktor Ruya
İnsaat (2003) ~ Nazife
Çaylak (2003) ~ Canan
Gelin (2003) ~ Zeynep
Serseri Asiklar (2003) ~ Deniz
Bulutbey (2002) ~ Arzu
Kirik Ayna (2002) ~ Mercan
Benim İcin Aglama (2001) ~ Gulse
Nasil Evde Kaldim (2000)
Dedelerimi Evlendirirken (2000)
Aynali Tahir (1998) ~ Sedef
- Post n°3
Geri: YEŞİM BÜBER
röportaj
Yeşim Büber
Artık ne istediğimin farkındayım
Güzel ve alımlı genç bir kadın Yeşim Büber. Ama o, güzelliğiyle ya da popülerlikle hiç ilgilenmiyor. Tek derdi iyi bir oyuncu olmak ve artık bunun için çalışıyor.
Yeşim Büber
Çok meşhur olmak, çok popüler olmak, her gün gazetelerde boy boy fotoğraflarının yayımlanması gibi bir derdi yok Yeşim Büber´in. Hele popüler olmak için, insanları özel hayatının gizli dehlizlerinde dolaştırmak gibi bir niyeti hiç yok. Sadece iyi bir oyuncu olmak istiyor. Tek kaygısı bu. ``Seçtiğim yolun çok zorlu bir yol olduğunu biliyorum. Oyunculuğunu kanıtlamış bir isim olmanın yıllar gerektirdiğini de biliyorum. Ama zoru başarmayı istiyorum. Çünkü kalıcı olmak ve gerçek bir değer olmak, bence iyi olmaktan geçiyor. Ben de bunu istiyorum...''
Onun için oyunculuğun farklı bir büyüsü var. Oyunculuğa başlarken, bunun hiç farkında olmasa da artık biliyor ve sımsıkı sarılıyor ellerindeki sihre. ``Bu işe başlarken benim için bu kadar büyülü bir şey olduğunun çok farkında değildim, sonra fark ettim. Bu yüzden yarıda bırakıp eğitim almaya başladım. Çok içgüdüsel bir şeydi. Hiç oyuncu olayım mı diye tartmadım. Zaten okuldayken amatör olarak tiyatro yapıyorduk. Benim için sanki doğal bir şeydi. Evet benim mesleğim buydu ve sanki bunun için yaratılmıştım. Sanki başından beri oyuncuymuşum gibi geliyor bana.''
Yeşim Büber
Yeşim Büber, oyunculuğu çok sevse de bir dönem başka işler de yapmış. Bir bilişim programı hazırlamış, sinema programı yapmış. Hem de bu programların yapım aşamasında da çalışmış. Tüm bunları yaptıktan sonra da gerçek kararını vermiş. Artık ``Televizyon programcılığı yaparken de keyif alıyorum, yine yaparım. Bundan sonra hayatımda oyunculuk daha yoğun olsun istiyorum'' diyor. Ve artık oynadığı dizilerin de filmlerin de bir derdi olsun istiyor. ``Şunu oynamam, bunu oynamam demiyorum. Ama bir amacı, bir fikri ve anlattığı bir şey olmalı yaptığım işin. Derdi olan bir yönetmenin, yine derdi olan bir karakterini canlandırmak istiyorum. Artık öylesine bir şey istemiyorum. Bir fikri olmalı, anlattığı çok önemli şeyler olmalı. Mesela ağa dizileri sıkça yapılıyor ve ben de bunun içindeyim. Her zaman sorguladığım bir şey var. Çok geniş kitleye ulaşan bir iş yapıyoruz. Birey olarak oyuncunun, yönetmenin, yapımcının herkesin bunun sorumluluğunu taşıması lazım. Dolayısıyla nasıl bir iş yaptığın ve ne anlattığın çok önemli.''
Her şey iyi güzel de kendi oynadığı dizide anlattığından farklı ne var ki? Sonuçta maço bir ağa var, bir sürü karısı var, genç ve güzel olanın kendisine boyun eğmesi için uğraşıyor. Fark nerede? ``Biz `Kırık Ayna'ya başlarken Şerif Gören´le bu ağa dizilerini öven değil de, olumsuz kılan bir dizi yapmak için yola çıktık. Kumalık sistemi, ağalık sistemi, erkek evlat düşkünlüğü, maçoluk... Bunları tamamen olumsuz kılan bir şeyler yapmak istedik. Anafikir buydu ve bu yolda da gitmeye çalıştık.'' Yeşim böyle söylüyor, ama iyi niyetli başlangıç noktasından artık uzakta olduklarının o da farkında.
Yeşim Büber
Ve hayattaki en önemli pişmanlığı... Belki pişmanlık değil de ezikliği... Oyunculuğa ilk başladığı yıllarda Alişan´la birlikte oynadığı dizi. ``O dizide oynamak asla yapmaktan gurur duymadığım bir işti. O zaman çok iyi değerlendiremedim ve başka şartlar devreye girdi. Çok fazla seçme şansın olmayabiliyor bazen. Paraya ihtiyacın oluyor ve bir şekilde kendini göstermek de istiyorsun. Bir oyuncunun hiçbir şekilde üretken olmaması çok büyük bir sancıdır. Hele bir de bunun yanında paraya da ihtiyacın varsa, çok fazla seçme şansın olmuyor. Bu pişmanlıksa evet, pişman oldum. Daha doğrusu hoşlanmadım, yapmış olmaktan da mutlu olmadım. Şimdi seçici oluyorum. Ne istediğimin daha çok farkındayım herhalde.''
O defterleri çoktan kapatmış Yeşim Büber ve artık bambaşka şeylerin peşinde. ``Beni zorlayan roller istiyorum artık. Öyle roller olsun ki, `Ben bu rolü nasıl çıkaracağım' diye karın ağrıları çekeyim. Potansiyelimi zorlayan bir iş olmalı. Komedi mi, drama mı diye sorarsan, komediyi denemek isterim ama çok yapmak istediğim bir iş değil. Oynadığım rol özel olmalı.''
Yeşim Büber
`Kırık Ayna' dizisine ikinci 13 bölümde devam edip etmeyeceğini bilmiyor. Çünkü o, şu aralar bambaşka bir heyecan yaşıyor. İlk sinema filmi için kolları sıvadı. ``Şimdiye kadar sinemadan çok uzak durdum. Çünkü bu işi yaparken donanımlarımın daha iyi olmasını istiyordum. O zaman da senaryolar geliyordu. Demek ki içlerinde beni heyecanlandıran olmadı. Hazırlandığım film Macaristan, Hollanda ve Türkiye ortak yapımı bir dönem filmi. Savaşın birey üzerindeki etkilerini anlatıyor. Başlamak için havaların ısınmasını bekliyoruz. Artık kendimi hazır hissediyorum. Mükemmelim demiyorum ama hazırım. Bir de heyecanlıyım tabii...''
Yeşim Büber
Artık ne istediğimin farkındayım
Güzel ve alımlı genç bir kadın Yeşim Büber. Ama o, güzelliğiyle ya da popülerlikle hiç ilgilenmiyor. Tek derdi iyi bir oyuncu olmak ve artık bunun için çalışıyor.
Yeşim Büber
Çok meşhur olmak, çok popüler olmak, her gün gazetelerde boy boy fotoğraflarının yayımlanması gibi bir derdi yok Yeşim Büber´in. Hele popüler olmak için, insanları özel hayatının gizli dehlizlerinde dolaştırmak gibi bir niyeti hiç yok. Sadece iyi bir oyuncu olmak istiyor. Tek kaygısı bu. ``Seçtiğim yolun çok zorlu bir yol olduğunu biliyorum. Oyunculuğunu kanıtlamış bir isim olmanın yıllar gerektirdiğini de biliyorum. Ama zoru başarmayı istiyorum. Çünkü kalıcı olmak ve gerçek bir değer olmak, bence iyi olmaktan geçiyor. Ben de bunu istiyorum...''
Onun için oyunculuğun farklı bir büyüsü var. Oyunculuğa başlarken, bunun hiç farkında olmasa da artık biliyor ve sımsıkı sarılıyor ellerindeki sihre. ``Bu işe başlarken benim için bu kadar büyülü bir şey olduğunun çok farkında değildim, sonra fark ettim. Bu yüzden yarıda bırakıp eğitim almaya başladım. Çok içgüdüsel bir şeydi. Hiç oyuncu olayım mı diye tartmadım. Zaten okuldayken amatör olarak tiyatro yapıyorduk. Benim için sanki doğal bir şeydi. Evet benim mesleğim buydu ve sanki bunun için yaratılmıştım. Sanki başından beri oyuncuymuşum gibi geliyor bana.''
Yeşim Büber
Yeşim Büber, oyunculuğu çok sevse de bir dönem başka işler de yapmış. Bir bilişim programı hazırlamış, sinema programı yapmış. Hem de bu programların yapım aşamasında da çalışmış. Tüm bunları yaptıktan sonra da gerçek kararını vermiş. Artık ``Televizyon programcılığı yaparken de keyif alıyorum, yine yaparım. Bundan sonra hayatımda oyunculuk daha yoğun olsun istiyorum'' diyor. Ve artık oynadığı dizilerin de filmlerin de bir derdi olsun istiyor. ``Şunu oynamam, bunu oynamam demiyorum. Ama bir amacı, bir fikri ve anlattığı bir şey olmalı yaptığım işin. Derdi olan bir yönetmenin, yine derdi olan bir karakterini canlandırmak istiyorum. Artık öylesine bir şey istemiyorum. Bir fikri olmalı, anlattığı çok önemli şeyler olmalı. Mesela ağa dizileri sıkça yapılıyor ve ben de bunun içindeyim. Her zaman sorguladığım bir şey var. Çok geniş kitleye ulaşan bir iş yapıyoruz. Birey olarak oyuncunun, yönetmenin, yapımcının herkesin bunun sorumluluğunu taşıması lazım. Dolayısıyla nasıl bir iş yaptığın ve ne anlattığın çok önemli.''
Her şey iyi güzel de kendi oynadığı dizide anlattığından farklı ne var ki? Sonuçta maço bir ağa var, bir sürü karısı var, genç ve güzel olanın kendisine boyun eğmesi için uğraşıyor. Fark nerede? ``Biz `Kırık Ayna'ya başlarken Şerif Gören´le bu ağa dizilerini öven değil de, olumsuz kılan bir dizi yapmak için yola çıktık. Kumalık sistemi, ağalık sistemi, erkek evlat düşkünlüğü, maçoluk... Bunları tamamen olumsuz kılan bir şeyler yapmak istedik. Anafikir buydu ve bu yolda da gitmeye çalıştık.'' Yeşim böyle söylüyor, ama iyi niyetli başlangıç noktasından artık uzakta olduklarının o da farkında.
Yeşim Büber
Ve hayattaki en önemli pişmanlığı... Belki pişmanlık değil de ezikliği... Oyunculuğa ilk başladığı yıllarda Alişan´la birlikte oynadığı dizi. ``O dizide oynamak asla yapmaktan gurur duymadığım bir işti. O zaman çok iyi değerlendiremedim ve başka şartlar devreye girdi. Çok fazla seçme şansın olmayabiliyor bazen. Paraya ihtiyacın oluyor ve bir şekilde kendini göstermek de istiyorsun. Bir oyuncunun hiçbir şekilde üretken olmaması çok büyük bir sancıdır. Hele bir de bunun yanında paraya da ihtiyacın varsa, çok fazla seçme şansın olmuyor. Bu pişmanlıksa evet, pişman oldum. Daha doğrusu hoşlanmadım, yapmış olmaktan da mutlu olmadım. Şimdi seçici oluyorum. Ne istediğimin daha çok farkındayım herhalde.''
O defterleri çoktan kapatmış Yeşim Büber ve artık bambaşka şeylerin peşinde. ``Beni zorlayan roller istiyorum artık. Öyle roller olsun ki, `Ben bu rolü nasıl çıkaracağım' diye karın ağrıları çekeyim. Potansiyelimi zorlayan bir iş olmalı. Komedi mi, drama mı diye sorarsan, komediyi denemek isterim ama çok yapmak istediğim bir iş değil. Oynadığım rol özel olmalı.''
Yeşim Büber
`Kırık Ayna' dizisine ikinci 13 bölümde devam edip etmeyeceğini bilmiyor. Çünkü o, şu aralar bambaşka bir heyecan yaşıyor. İlk sinema filmi için kolları sıvadı. ``Şimdiye kadar sinemadan çok uzak durdum. Çünkü bu işi yaparken donanımlarımın daha iyi olmasını istiyordum. O zaman da senaryolar geliyordu. Demek ki içlerinde beni heyecanlandıran olmadı. Hazırlandığım film Macaristan, Hollanda ve Türkiye ortak yapımı bir dönem filmi. Savaşın birey üzerindeki etkilerini anlatıyor. Başlamak için havaların ısınmasını bekliyoruz. Artık kendimi hazır hissediyorum. Mükemmelim demiyorum ama hazırım. Bir de heyecanlıyım tabii...''